`Yenilenebilir enerji artık romantik hikâye değil`
Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol, yakın bir zamanda yenilenebilir enerjinin bir numaralı elektrik kaynağı olacağını söyledi. Birol, Çin de dâhil olmak üzere birçok ülkenin enerji yatırımlarında yenilenebilir enerjiye ağırlık vermeye başladığı belirtti.
Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol, 2014 ve 2015’de devreye giren enerji santrallerinin yarısının yenilenebilir enerji olduğunu bunun da yenilenebilir enerjiyi artık romantik bir hikâye olmaktan çıkardığını söyledi.
TÜSİAD ve Sabancı Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği 11 Ocak 2016 Pazartesi günü yapılan "Paris İklim Zirvesi ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü" toplantısında "Dünya Enerji Görünümü 2015" raporunu anlatan Birol geleceğe yönelik tahminlerde de bulundu.
"İklim değişikliği sorununu çözmek istiyorsak sorunun üçte ikisini oluşturan enerji sektöründen başlamak lazım" diyen Birol, Paris’te yapılan ve ülkelerin emisyon hacimlerini düşürmek için sözler verdiği anlaşmaya göre, yenilenebilir enerjinin, enerji verimliliğinin ve enerjide inovasyonun hız kazanacağını söyledi.
Paris İklim Zirvesi`nde alınan kararların yaptırım gücünün olmamasına rağmen, yenilenebilir enerji konusunda yani teknoloji yatırımları yapılacağını, bunun eski teknolojileri boşa çıkartarak, eski teknolojilere yatırım yapanların maliyetlerinin artacağını söyledi.
Birol, geçmişte yenilenebilir enerji türünün en yaygın olanının hidroelektrik santralleri olduğunu, bunun büyümeye devam edeceğini ama yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgâr enerjisinin liderliği alacağını da söyledi.
Enerji sektörü belirsiz bir ortamdan geçiyor
Birol, enerji sektörünün belirsiz bir ortamdan geçtiğini ve bunun dört nedeni olduğunu anlattı. Mevcut jeo-politik durumu özetleyen Direktör, Ortadoğu’daki durumun yakın bir zamanda düzelmeyeceğini, diğer bir üretici olan Rusya’nın zor zamanlardan geçtiğini söyledi.
İkinci nedenin dünya ekonomisinin hâlâ tam olarak toparlanamadığını örneğin AB’nin Gayrı Safi Milli Hasılası’nın henüz 2008 seviyesine bile gelemediği, dünya ekonomisinde büyümeyi sağlayan BRİCS ülkelerindeki durumun pek içi açıcı olmadığını söyleyen Birol üçüncü neden olarak da Paris İklim Zirvesini gösterdi:
“İklim değişikliğine inanalım, inanmayalım hepimizin sevinmesi gereken bir şey uzun yıllardan beri ilk defa dünyadaki bütün ülkeler bir siyasi iradeye imza attılar. Acaba bu anlaşma gerçekten enerji sektöründe önemli değişiklikler yaratacak mı? Kesinlikle evet” diye konuştu.
"Petrol fiyatları 2016 sonunda artabilir"
Birol, enerji sektöründeki dördüncü belirsizlik nedeninin de fiyatlar olduğunu söyledi.
Yalnızca petrol fiyatlarında değil, petrol yatırımlarında da bir düşüş olduğunu bunun 2016’da devam edeceğini anlatan Birol, stoklarda çok fazla petrol olduğunu bu nedenle fiyatların düştüğünü ama stoklar bitince, yeni yatırımlar da yapılmadığı için talep arttığında ciddi zorluklarla karşı karşıya kalınabileceğini anlattı. Birol bununla birlikte petrol fiyatlarının hep düşük kalmayacağını bu yılın sonunda artmaya başlayacağını tahmin ettiklerini söyledi.
Ancak petrol fiyatlarının 30 dolar civarında kalması durumunda petrol yatırımlarının kâr edeceği nadir yerlerden birinin Ortadoğu olacağını bunun da Ortadoğu’ya 1970’lerden beri görülmemiş bir biçimde petrol piyasalarında yer sağlayacağını da anlattı:
"Bunun dünyanın arz güvenliği açısından önemli bazı etkileri olur. Birçok yerden petrolün gelmesi daha iyi bir politika olabilir. Artı dünyada şu anda hızlı bir şekilde gelişmekte olan enerji verimliliği politikaları, düşük enerji fiyatlarıyla zaafa uğrayabilir."
Doğalgazda da benzer bir durum olduğunu söyleyen Birol, ABD ve Avustralya’dan yeni sıvılaştırılmış doğal gaz geldiğini, İran üzerindeki yaptırımlar kalkınca bolluk olacağını söyledi. Benzer bir fiyat düşüklüğünün kömürde de görüldüğünü çünkü artık Çin’in eskisi kadar kömür talep etmediğini söyledi.
Çin tek başına enerji talebini artık dikte etmiyor
Çin’in dünya enerji talebini tek başına dikte ettirdiği dönemlerin de geçmeye başladığını çünkü Çin’in ağır sanayi ekonomisinden hafif sanayi ekonomisine geçmek için adımlar attığını bunun da enerji talebinde yavaşlamaya yol açtığını ayrıca Çin’in enerji verimliliğini arttırmak için de yoğun çaba sarf ettiğini söyledi:
“Çin’in enerji talebinde kömür ve petrol vardı. Ama şimdi değişiyor nükleer ve yenilenebilir enerji. Geçen yıl Çin’de yapılan yenilenebilir enerji yatırımı ABD, AB ve Japonya’da yapılan yenilenebilir enerji yatırımı toplamına eşit.”
Paris’te yapılan anlaşmanın tuzu kuru ülkelerin anlaşması olarak görülmemesi gerektiğini söyleyen Birol, rakamların da böyle olmadığını gösterdiğini söyledi:
“Dünyadaki bütün yenilebilir enerji projelerine baktık. Sonuç şu, beş yıl içinde kurulacak yenilebilir enerji kaynaklarını üçte biri OECD ülkelerinde. Büyük bir kısmı Çin’de diğeri de gelişmekte olan ülkelerde. Yenilenebilir enerji yatırımlarının maliyetleri düşüyor. Kaynaklar, milli. Yenilenebilir enerji artık ana akım, düşüncelerimize de bu yönde bir ayar yapmamız gerek. “ (Kaynak: Al Jazeera)
11.01.2016