Bakan Yıldız, "2. Uluslararası Karadeniz Bölgesi Jeoloji Sempozyumu"na katıldı …
Sempozyumun açılışında konuşan Yıldız, doğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemine işaret etti.
Toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyetleri arasında çok yakın bir ilişki bulunduğunu ifade eden Bakan Yıldız, uzay çağı ve sanayi ötesi bilgi toplumunun doğuşunun da maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler sayesinde gerçekleştiğini kaydetti.
Bakan Yıldız, madenciliğin, ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynayan sektörlerden biri olduğunu, bugün maden ürünlerinin sanayi, enerji, tarım ve inşaat sektörlerinin temel giderlerini oluşturduğunu, gelişmiş sanayi ülkelerinin çoğunda madencilik sektörünün ekonomik kalkınmayı başlatan öncü bir sektör olarak görüldüğünü belirtti.
Bilgi toplumuna ulaşmanın önemli parametrelerinden birinin bilimsel bilginin üretimi olduğunu, bunun da AR-GE çalışmalarına ayrılan kaynakla doğrudan ilişkisinin bulunduğunu anlatan Yıldız, Gelinen noktada ise, bilime ayrılan kaynağın milli gelir içerisindeki payı AB ülkelerinde yüzde 1.5-2 iken, ülkemizde hükümetimiz döneminde ayrılan pay artırılmasına rağmen bugün binde 65 seviyesindedir. AR-GE ye daha fazla pay ayırmamız gerektiğini bir sorumluluk olarak görüyorum dedi.
JEOLOJİK ARAŞTIRMALARA DAHA ÇOK ÖNEM VERİLMELİ
Bakan Yıldız, son yıllarda meydana gelen deprem, heyelan, çığ ve taşkın gibi doğa olaylarının, Türkiye de jeolojik araştırmalara ve mühendislik disiplinine daha çok önem verilmesi gerekliliğini ortaya çıkardığını söyledi.
MTA Genel Müdürlüğü nün 1980 öncesinde olduğu gibi, yeniden enstitü yapısına kavuşturulmasını, jeolojik araştırmaların Türkiye de ivme kazanmasının ön koşulu olarak gördüğünü anlatan Yıldız, Bugün MTA nın özelleştirilmesi konusunda bazı tartışmalar yaşanıyor. MTA nın özelleştirilmesi bizim gündemimizde yok diye konuştu.
Yıldız, bakanlık olarak, yer altı kaynaklarının en yüksek çevresel standartlarla ve teknolojiyle, yüksek katma değer sağlayacak şekilde ekonomiye kazandırılmasının ana hedefleri olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
Enerji ve sanayi ham madde talebinin güvenli, istikrarlı ve ekonomik olarak karşılanması, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, üretilen ham maddelerin yurt içerisinde işlenerek nihai ürünlere dönüştürülmesini içeren hedeflerimiz, tabii kaynaklar politikamızın ana çatısını oluşturan diğer faktörlerdir. Bu kapsamda doğal kaynaklarımızın aranıp bulunması için hükümetimiz, TPAO ve MTA ya önemli kaynaklar aktarmıştır ve aktarmaya devam edecektir.
ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK
Bakan Yıldız, Türkiye nin enerjide dışa bağımlılığının kabul edilemez seviyede olduğunu, bunun için mutlaka, enerji çeşitliliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Enerji Bakanlığı olarak, bağlı ve ilgili kuruluşların koordinasyonunda gerçekleşen yeni linyit sahalarının aranması, mevcut sahaların geliştirilmesi projelerinin önemine dikkati çeken Yıldız, bu doğrultuda, kömür hidroelektrik ve yenilenebilir enerji kaynakları yanında jeotermal enerji potansiyelini de ortaya çıkaran Türkiye Jeotermal Envanteri nin kamuoyunun hizmetine sunulduğunu kaydetti.
Bir diğer olumlu gelişmenin ise AK Parti hükümeti döneminde çıkartılan jeotermal yasası olduğunu anımsatan Yıldız, kömür rezervlerini en kısa zamanda kullanılabilir hale getirmek, bilinen kalite sorunları için teknolojiler geliştirmek ve kömür kaynaklarını ekonominin hizmetine sunmak gerektiğini söyledi.
Bu kapsamda, bilinen linyit rezervini de son 4 yılda 8,3 milyar tondan 12,5 milyar tona çıkardıklarını ifade eden Yıldız, konuşmasında petrol yasasına da değindi.
Türkiye nin sadece zengin maden kaynaklarına sahip olmasının yeterli olmadığını, bu madenlerin zaman geçirilmeksizin etkin bir biçimde işletilmesiyle ortaya çıkan katma değerin ekonomiye kazandırılması gerektiğini anlatan Yıldız, şöyle devam etti : Ülkemizde ve dünyada maden aramacılığı, artık gittikçe daha zor ve daha derin maden yataklarına yönelmektedir ve günümüzde daha yüksek risklerin göze alınmasını gerektirmekte, daha yüksek bilgi ve teknoloji kullanılmasına ihtiyaç göstermektedir. Geçmişte birinci etap madencilik diyebileceğimiz çalışmalarda mostra madenciliği büyük oranda yer tutarken, bugün artık ikinci etap madencilik diyebileceğimiz örtülü ve gömülü maden yataklarının aranması söz konusudur. Ancak tabii kaynaklardan sorumlu bir bakan olarak maalesef madenciliğimizin ülke ekonomisine sağladığı katkının yetersiz olduğunu söylemem gerekiyor.
TÜRKİYE NİN DÜNYA SIRALAMASINDAKİ YERİ
Bakan Yıldız, Türkiye nin, üretilen madensel kaynak çeşitliliği açısından 152 ülke arasında, 29 maden türünde yapılan üretim baz alındığında 10. sırada yer aldığını, ancak üretici ülkelerin dünya pazarı içi payları sıralamasında yüzde 16 oranı ile 52. sırada bulunduğunu kaydetti.
Türkiye de 50 dolayında madensel kaynak üretiminin yapıldığını ve bu üretimin oluşturduğu katma değerin 2-2.5 milyar dolara ulaştığını belirten Yıldız, bunun GSMH içindeki payının ise yüzde 1,5 dolayında olduğunu söyledi. Yıldız, madencilik ve madene dayalı sanayi birlikte düşünüldüğünde oluşan katma değerin GSMH içindeki payının yüzde 12 yi bulduğunu, bunun da bu alanda 22 milyar dolarlık bir değer oluştuğu anlamına geldiğini ifade etti.
Türkiye nin, 1996 yılında yapılan ikinci madencilik şurasında belirlenmiş maden kaynaklarının değerinin 2 trilyon dolar olduğu, bu bağlamda yılda 8-12 milyar dolarlık üretim yapılabileceği ve 4-6 milyar dolarlık bir ihracatın gerçekleştirilebileceğinin ifade edildiğini hatırlatan Yıldız, oysa uygulamada 2-2,5 milyar dolarlık bir üretim, 1,2 milyar dolarlık bir dışsatımın gerçekleşebildiğini söyledi.
Rakamlara bakıldığında Bakanlık bünyesinde bulunan Maden İşleri Genel Müdürlüğünün daha etkin ve verimli çalışabilmesi için bazı düzenlemelere ihtiyacı olduğunu ifade eden Yıldız, Hedefimiz cumhuriyet tarihi boyunca ortalama yılda 200 metre olan sondaj uzunluğunu, Avrupa Birliği yıllık ortalaması olan 1200 metreyi yakalamaktır. Böylece yer altı zenginliklerimizin ekonomiye kazandırılması maksimum düzeye çıkacaktır dedi.
Sempozyumun Başkanlığını yapan Aral Okay da, Türkiye nin jeolojik olarak aktif bir bölgede yer aldığını belirterek, fay haritaları, heyelan haritaları gibi bilimsel çalışmaların önemine işaret etti.
Okay, sempozyumda Karadeniz bölgesi jeolojisinin ve yer altı kaynaklarının ele alınacağını, yıllardır elde edilen bilgilerin paylaşılması açısından bu sempozyumun önemli olduğunu söyledi.
Karadeniz e komşu ülkeler ile dünyanın çeşitli ülkelerinden bölgede çalışma yapmış 200 e yakın bilim insanının katılacağı sempozyum 9 Ekim de sona erecek.
SORU – CEVAP
Sempozyum öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldız, Karadeniz de sürdürülen petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının ne durumda olduğuyla ilgili soruyu yanıtlarken, TPAO ve Petrobrass ile yapılan anlaşmaların artık somut adımlara dönüşmeye başladığını söyledi.
Bu kapsamda petrol ve doğal gaz arama çalışmalarında kullanılmak üzere Norveç ten bu ay içinde büyük bir petrol arama platformunun yola çıkacağını ifade eden Yıldız, Aralığın ortalarında Sinop açıklarında olacak. Platformun 120 metre uzunluğunda kulesi var. Platformun İstanbul dan geçişinde ve arama çalışmalarına başlaması sırasında tören düzenlemeyi planlıyoruz diye konuştu.
Karadeniz de sürdürülen arama çalışmalarından oldukça umutlu olduğunu anlatan Bakan Yıldız, bu kapsamda 450 milyon dolar civarında bir yatırım yapılacağını söyledi.
Akçakoca da da doğal gaz arama çalışmalarının devam ettiğini, burada bulunan doğal gazın Türkiye de kullanılan miktarın 40 ta 1 ine denk geldiğini ifade eden Yıldız, bu miktarı artırmayı planladıklarını kaydetti.
MTA nın Karadeniz in altındaki jeolojik yapıyı tespit etmek amacıyla sismik arama gemisiyle ilgili olarak 60 milyon dolarlık yatırım planladıklarını belirten Bakan Yıldız, şöyle konuştu : Bu rakam bu konsepte göre düşük gelebilir ama yapacağı iş son derece önemli. İki yol içinde gelecek olan bu geminin yerini kiralama yöntemiyle bunu yapıyorduk ama artık bizim gerek depremle ilgili gerek jeoloji ile ilgili yapacağımız çok fazla araştırma var. İki boyutlu sismik araştırmalar böylece üç boyutluya da geçebilecek. O açıdan bunu son derece önemsiyorum.
Bakan Yıldız, Petrobrass ile yapılan bu sondaj çalışmaların 2-3 yıl sürebileceğini sonuçta ciddi rezervlere ulaşabileceklerini söyledi.
Bu konuda her zaman temkinli demeç verdiklerini ifade eden Yıldız, Karadeniz de hem petrol hem de doğal gaz ile ilgili çalışmaların kesintisiz devam edeceğini söyledi.
Bakan Yıldız, rüzgar santralleri ihalesiyle ilgili soru üzerine de EPDK nın yarışma yönetmeliğiyle alakalı bütün ayrıntıları açıkladığını belirtti. Şu ana kadar 600 e kadar müracaatın 76 bin megavat civarında başlayan öyküsünü bu yıl sonuna kadar nihayetlendirmek istiyoruz diyen Bakan Yıldız, bu konuda teknik değerlendirmeleri Enerji İşleri Etüd İdaresi nin yapacağını kaydetti.
Bu konuda yatırımcıların anlayışlı olmasını beklediğini anlatan Yıldız, Çünkü bazı kriterleri belirliyoruz. Yani 76 bin megavattan yaklaşık 2013, 2014 yılında Türkiye de 13 bin megavatlık rüzgar santralının kazandırılması ile ilgili eleme kriterleri belirlenmiş oluyor diye konuştu.
Bakan Yıldız, Katar a yapacağı ziyaretle ilgili olarak da geçen ay içinde Katar heyetinin Türkiye ye geldiğini anımsatarak, Katar dan buraya gelebilecek doğal gaz boru hattıyla ilgili çalışmalarımız var. Katar ın enerji merkezi var buradaki tesisleri yerinde göreceğiz. Enerji konusunda bazı bağlantılar ve anlaşmalar imzalayacağız diye konuştu.
www.enerji.gov.tr / 05 Ekim 2009