Greenpeace bugün, nükleer enerji planlarının ve yenilenebilir enerji yatırımlarının yarattığı sosyo-ekonomik etkileri karşılaştıran bir rapor yayınladı. Pek çok uluslararası olaya ev sahipliği yapan Greenpeace gemisi, Rainbow Warrior’ın güvertesinde, bu kez de Rusya, Mersin ve Sinop’tan katılımcılarla Nükleersiz Türkiye turunun ilk basın toplantısı gerçekleştirildi.
‘Nükleer Enerji : Sürdürülebilir kalkınmanın önünde bir tehdit’ adlı raporda, hükümetin 30 yıldır nükleer santral kurmayı planladığı Büyükeceli ve Sinop ile, Türkiye’nin ilk rüzgâr yatırımlarının gerçekleştiği Bozcaada ve Çeşme yörelerinin geçirdiği dönüşümler karşılaştırıldı. Analize göre, Bozcaada ve Çeşme Türkiye’nin en hızlı büyüyen yöreleri, göç alıyorlar ve sürdürülebilir turizm gelişiyor. Sinop ve Büyükeceli ise kalkınma yarışında yaya kalıyor ve nükleer göç veriyor.
Toplantıda açılış konuşmasını Gökkuşağı Savaşçısı’nın Kaptanı Derek Nicholls yaptı. Ardından söz alan Sinop Çevre Platformu Temsilcisi Hale Oğuz, Sinop’ta kanseri tanımayan ailenin neredeyse kalmadığını vurguladı. Oğuz, “26 Nisan 1986’da yaşanan Çernobil nükleer felaketiyle hem nükleer santrallerin ikinci yüzü, hem de bizi idare edenlerin ikinci yüzüyle tanıştık” dedi.
Rus atom endüstrisine asla güvenmeyin!
Greenpeace Rusya’dan Enerji Uzmanı Vladimir çuprov ise “Asla Rosatom’a güvenmeyin. Çünkü Çernobil öncesinde, kaza sırasında ve kazadan sonra yalan söylediler. Yaşanan felaketin yalnızca 50 ölüyle sınırlı olduğunu söylediler. O dönemde sızıntıyı temizlemekte görevli olan 100 binlerce temizlik işçisinini bugün hala sağlık haklarından yararlanamıyor. Bu hakları için mahkemeye de gidemiyorlar çünkü çok pahalı”.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Korol Diker “Karadeniz Bölgesi hala Çernobil sonrasının trajik etkilerini yaşıyor. Bu yüzden nükleer enerjinin daha kurulmadan bile kitleleri etkilediğini söyleyebiliriz. Greenpeace’in raporu gösteriyor ki; Sinop ve Akkuyu gibi rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek iki il, sırf hükümetlerin enerji politikaları nedeniyle gelişemedi” dedi ve ekledi “Öte yandan Çeşme ve Bozcaada, Türkiye’nin en hızlı gelişen iki noktası”.
Otoriteler, kurumlar ve yereller gelişen rüzgar enerjisinin getirdiklerinden çok memnunlar. Oysa Sinop ve Akkuyu’nun bu şansını engellemek açıkça bir ayrımcılık” dedi.
“Hükümeti Dava Ediyoruz”
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Temsilcisi Sabahat Aslan ise fay hattı geçmediği ididasıyla Akkuyu’ya yer lisansı verildiğini ancak, 10 yıldır, bu bölgenin 5km ötesinden bir fay hattı geçtiğinin billindiğine dikkat çekti. Aslan : “Bu ülkede 40 yılda bina yönetmelikleri bile değişiyor ama hükümetin 40 yıl önce verdiği lisans duruyor. Bu konuda çok öfkeliyiz ve bu lisansın iptali için hükümeti dava ediyoruz” dedi.
Geminin rotasını ve limanları öğrenmek için “Nükleersiz Türkiye Turu 2010” websitesini ziyaret edebilirsiniz. greenpeace.org/gemituru
www.haberler.com / 22 Nisan 2010