Enerji Politikalarında Misyon, İlke ve Temel Değerlerimiz Nedir ?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın (ETKB) misyon, temel değer ve ilkelerini okumadıysanız veya bilmiyorsanız diye ben aşağıda yeniden yazdım ve burada yazılanların tutarlılığını irdelemek istedim.

 

Misyon:

Enerji ve maden kaynaklarını verimli, etkin, güvenli, zamanında ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek dışa bağımlılığı azaltmayı ve ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamayı görev edindik.

 

Temel Değerler:

Şeffaflık : Faaliyetlerimizin, ilgili tarafların erişimine açık olarak gerçekleştirilmesi ve kanunlar çerçevesinde kamuoyunun bilgisine sunulması.

 

Yenilikçi ve öncü olmak : Ar-ge çalışmalarının desteklenmesi ve yeni teknoloji kullanımına öncülük edilmesi.

 

Tutarlı ve öngörülebilir olmak : Faaliyetlerimizin, orta ve uzun vadeli güvenilir öngörüler ışığında ve küresel gelişmeler doğrultusunda, ülkemiz menfaatlerini gözeterek yürütülmesi.

 

Şimdi çevreye duyarlılıktan bahseden bir bakanlığın yenilenebilir enerji yasasını iki senedir askıda tutup bir çırpıda nükleer enerji yasasını meclisten geçirmesini nasıl izah edeceksiniz ? Evet, 5346 sayılı YEK yasası 2008 yılından beri bekliyor. Rüzgar için belirlenen 5,5 c€/kWh alım bedelinin arkasına sığınıp biz yenilenebilir kaynaklar için yasayı çıkarttık ve maşallah binlerce MW’lık rüzgar kurulumları da yapılmaya başlandı diyebilen bir zihniyet ne kadar çevreci.

 

Dünya’da 23.000 MW, bizim yarımız kadar güneş enerjisi alan Almanya’da 12.500 MW güneş enerjisi sistemi kurulmuşken bizim sadece 3-4 MW güneş enerjisi sistemine sahip olmamız ve dünya 20 - 50 c€/kWh alım bedeli uygulanırken bizim 13 c€/kWh’i bile çok görüp, “Biz ülkemizin güneş enerjisini yabancılar para kazansın diye kullandırmayız“ zihniyetinin arkasına sığınmak hangi çevreciliğe uyar.

 

Ülkemizin en büyük sıkıntısı ve çıkmazı olan enerji hammaddesinin tedarikindeki dışa bağımlılığımız konusunu nasıl aşmaya çalıştığımızı yine basından izlemişsinizdir. Enerji tedarikinde %72 oranında olan dışa bağımlılığımızı ve ağırlıklı olarak %46’sı doğalgazdan dolayı Rusya’ya olan bağımlılığımızı Rusya’ya Nükleer Santral kurdurarak azaltmaya çalışıyoruz. Zaten doğalgaz nedeni ile göbekten bağlı olduğumuz Rusya’ya şimdi de nükleer teknoloji ve yakıt nedeniyle bağlanıyoruz. Evet belki komedi gibi geliyor ama gerçek. Meclisimiz temmuz referandumunda karara vardı ve “Nükleere EVET, Yenilenebilir Enerjiye HAYIR“ dedi.

 

4.800 MW gücündeki toplam 4 adet reaktörü 20 milyar $ bedelle kurduran, 10 - 12 sene sonra biterek enerji vermeye başlayacak tesise 30 yıl süre ile 10 c€/kWh bedele alım garantisi veren zihniyet acaba bugün pahalı dediği güneş enerjisinin 10 - 15 sene sonra 8 - 9 c€/kWh bedel maliyetine düşeceğini göremedi mi ?

 

İlk görüşmelerinden imza aşamasına kadar tamamıyla kapalı kapılar ardında ve kamuoyu bilgilendirilmeden yürütülen nükleer pazarlığı acaba bakanlığımızın şeffaflık ilkesine ne kadar uyuyor ? Daha teknolojisi gelişmedi, daha verimleri düşük ve maliyetleri yüksek diye dışlanan güneş enerji sistemlerine girilmemesi acaba yenilikçi ve öncü olmak ilkesiyle nasıl bağdaşıyor ?

 

2009 yılı sonunda açıklanan stratejik enerji planında yenilenebilir enerji hedeflerinin net olarak verilmemesi, küresel gelişmeler güneş ve rüzgar enerjisine odaklanırken bakanlığımızın güneş için tek bir rakam bile vermemesi ve ülkemizi doğalgazın yanında nükleer yakıt açısından da dışarıya bağımlı hale getirmesi tutarlı ve öngörülebilir olmak ilkesi ile çelişmiyor mu ?

 

Ben bu soruların cevaplarını bulmadım, enerji bakanlığımızdan yetkililer zahmet edip cevap verebilirlerse memnun olurum. Benim maalesef tek gördüğüm gerçek misyonsuz, ilkesiz ve temel değerlerden yoksun bir enerji politikamızın yürütülüyor olması. Bugün yapılan hataların acısını çocuklarımız çekecek ve biliyorum ki bugünkü yöneticilerimize hayır duası etmeyecek.

Levent GÜLBAHAR / www.yesilekonomi.com / 06.08.2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR